13 Haziran 2009 Cumartesi

HİKMET KIVILCIMLI

AŞAĞIDA SOL (HAFTALIK DERGİ) İÇİN YAZDIĞIM HİKMET KIVILCIMLI KİTAPLARI HAKKINDAKİ TANITIM YAZIMI YAYIMLIYORUM

Hikmet Kıvılcımlı Türkiye sosyalist hareketinin en üretken kuramcısı. Aynı zamanda çok özgün fikirler geliştirdiğini de bilen herkes kabul ediyor. Kıvılcımlı sadece bir yazar değil, tam bir örgüt ve eylem adamıydı. Yaşlı, orta yaşlı kuşaklarda “Doktor”u tanımayan yoktur. Kaçı kaç kitabını okumuştur, o ayrı konu. Fakat sosyalizme hizmetini, kararlılığını, özgünlüğünü, üretkenliğini takdir etmeyen azdır.

Sosyal İnsan Yayınları tüm eserlerini yayımlamaya başladı. Şimdiden 20 kitap ve 8 broşür çıktı. Ustanın çalışmaları öyle çok ki, bu çaba daha bir süre devam edeceğe benziyor.

Kıvılcımlı’nın sosyalist kurama en büyük katkısı Tarih Tezi. (Tarih Devrim Sosyalizm adlı kitabı). Doktor “antika tarih” adı verdiği eski dönemler tarihini “uygarlıklar” ile “barbar” kavimler arasındaki tekrarlayan savaşlara dayandırır. Şehir, tarım ve ticaret temelli gelişmiş uygarlıklar sosyal devrimlerini yapamadıkları için kaçınılmaz şekilde yozlaşırlar. Yozlaşan uygarlık henüz tarım aşamasına bile ulaşamamış göçebe barbarların saldırılarına direnemez hale gelir ve yıkılır. Barbarlar uygarlıkta geridirler, ama çok ileri oldukları bir yön vardır: İlkel komünal toplumun özelliklerini taşırlar hala. Eşitlikçi, kardeşliğe dayanan toplum yapıları, özveri ve cesaretle sağlamlaşan savaşçı kültürleri gelişmiş uygarlığı deler, parçalar, ele geçirir. Ardından muzaffer barbarların eski uygarlık kalıntıları üstünde gelişmesiyle ortaya çıkan yeni bir uygarlığa geçilir.

Marx’a nazire yaparcasına giriştiği büyük çaba sonucu çıkardığı en önemli eserlerinden biri de Osmanlı Tarihinin Maddesi adlı 671 sayfalık kitabıydı. Ortodoks Marksist Kıvılcımlı bu çalışmayla Marx’ın Osmanlı ve İslam coğrafyası için geliştiremediği inceleme ve saptamalarına onun kaldığı yerden devam etme iddiasındaydı. Osmanlı’nın kuruluştan yıkılışa dek tüm alt ve üst yapısını kapsamlı olarak ele aldı. Ona göre Osmanlı kuruluş aşamasında bir barbar toplum olarak ilkel sosyalist geleneklere sahipti ve Bizans’ı delip yıkması bu olumlu özelliklere dayanıyordu. Kıvılcımlı’ya göre İslam dini de doğuşundan Emevi dönemine dek güçlü bir komünal nitelik gösteriyordu. Osmanlılar bu yüksek nitelikleriyle Bizans’ı kolayca alt ettiler. Sonrasında kendileri de Bizanslaşarak yeni bir uygarlık kurdular. Kanuni’yle birlikte “Dirlik Düzeni” adı verilen ortak toprak mülkiyeti ortadan kalktı ve Osmanlı tam bir gerici sınıflı topluma dönüştü.

Dr. Kıvılcımlı tüm bu kuramsal çalışmalara yalnızca sosyalist mücadeleye açılım getirmesi açısından yaklaştı. Özgün saptamalarını Türkiye devriminin özgül sorunlarının başka ülkelerdeki deneyimlere benzemediğini göstermesi açısından önemsiyordu. Kurtuluş savaşı tahlili, Mustafa Kemal, İnönü ve Adnan Menderes’i değerlendirmesi, Türkiye’deki sınıf yapılarını ele alışı, sosyalistlerin önüne koyduğu görevleri saptayışı hep başkalarınınkinden farklıydı. İki ana akım sosyalist gruptan biri doğrudan sosyalist devrimi, öteki milli demokratik devrimi ilk hedef olarak saptarken Kıvılcımlı ikincisine daha yakın, ama tam onun gibi olmayan 2. Kuvvayı Milliye devrimini amaç gösteriyordu.

BÜYÜK SİYASET VE KÜÇÜK GÖREVLER
“Siyaset, BÜYÜK BÜYÜK hakikatleri, yüksek yüksek kürsülerin minaresinden (Türkçe ezanın dilince) : ‘Bilirim, bildiririm!’ demekle bitmez. Bilinen ve bildirilenleri, başta işçi sınıfımızın hergünkü UFAK UFAK ihtiyaç ve eğilimleri açısından ayağına, (fabrikasına, tarlasına, evine, köyüne) götürüp uygulamakla BAŞLAR. Böylece, büyük Doğruların küçük Dileklerle PRATİKTE kaynaşmasından doğacak sentezler, her işçi ve köylümüzün KAVRIYAbileceği ve kendi çevresinde UYGULAYAbileceği çok basit ve güçlü parolalar haline gelir, getirilirse: o zaman yerli-milli GERÇEK TEORİ doğmuş ve AKSİYONu aydınlatmış sayılır.

Türkiye politikasında, tam tersine rollerle karşı karşıyayız: İşçi Partisi hiç ‘BÜYÜK MESELELER’den aşağıya inmiyor; bezirgan Partiler ise, hep KÜÇÜK MESELELER’in duman perdesi ardında en kesin kumarlarını oynuyorlar. İŞÇİ Partisi o denli ‘Büyük meseleler’le ambale olmuştur ki, neredeyse küçük meseleli insanların üzerlerinden atlar durumdadır.” (1)

Dr. Hikmet Kıvılcımlı yazdıklarını mücadele içinde uygulamak için büyük çabalar sarf etti. Peki tüm bunlara karşın Kıvılcımlı’nın yapıtları sosyalist kesimde neden yeterince değerlendirilmedi, okunmadı, tartışılmadı? Hakkı sosyalizm adına neden verilmedi? Bugüne geldiğimizde neden hala kitapları gereken ilgiyi görmemekte?

Kanımca bir neden çok yazmış olması. Bu şaka, ama her şakada gerçeklik payı bulunur. Türkiye’de sol zaten az okur, az kafa yorar. Öteki nedenlerse daha önemli. Kıvılcımlı örgütüyle, taraftar niteliği ve niceliğiyle Türkiye sosyalist hareketinde hep var oldu, ama hiçbir zaman ana akım olamadı, yaygın bir kitlesel güce ulaşamadı. Siyaset acımasızdır. Sadece teoriyle uğraşsa belki bir entelektüel olarak daha fazla değer bulabilirdi. (Gerçi o da şüpheli. Hele günümüz açısından. Dedik ya, Kıvılcımlı inanmış bir devrimciydi, sınıflar gerçeğini vurgulayan gerçek bir Marksistti, en kötüsü Leninistti.) Fakat siyasi önderlik iddiası taşırsa bir kişi, o zaman ona “Çok biliyorsan uygula” derler. Politikanın kuralı budur. Kıvılcımlı biliyordu, ama uygulayamadı sonuçta. Bir de tabii bazı noktalarda ciddi kuramsal yanlışlar yaptı. Örneğin orduyu esas olarak devrimci bir güç olarak saptarken.

SUÇLAMAYIN TARTIŞIN!
“Onun için ben, eski bir arkadaşınız olarak, her iki tarafa, her üç tarafa, kaç taraf varsa içimizde, hepimize ayrı ayrı rica edeyim: Amanın çocuklar! Kardeşçe tartışmaktan, ithamdan önce birbirimizi anlamaktan vazgeçmeyelim. Ona çalışalım. Yani bu isteğimiz böyle olsun. O zaman, elbette hangimiz yanlış yapmayız? Biz, görüyorsunuz, saçlarımız ağarmış. Kim bilir neler yaptık ve daha neler yapacağız, yanlışlar, sürüyle. Değil mi?” (2)

Kıvılcımlı başlangıçta büyük bir iyi niyetle katıldığı sol tartışma ve eğitim çalışmalarında böyle bir olumlu üslup benimsiyordu. Ama giderek sözlerinin dinlenmediğini gördükçe onun da üslubu sertleşti, kısır siyasi kavgaların aktörü durumuna düştü.

Günahıyla sevabıyla Kıvılcımlı dosyasını yakında bir kitap bölümü olarak kapsamlı ele alacağım. Büyük ustayı saygı ve sevgiyle anarken, yapıtlarının okunup değerlendirilmesini yalnızca anlamlı bir entelektüel etkinlik olarak değil, sosyalist mücadeleye vereceği katkılar açısından da heyecanla öneriyorum.

(1) Uyarmak İçin Uyanmalı, Uyanmak İçin Uyarmalı Tarihsel Maddecilik Yay. 2. baskı 1970
(2) Dev-Genç Seminerleri, Sosyal İnsan Yayınları, 2008


Site Meter

Hiç yorum yok: