23 Ağustos 2009 Pazar

MARX'TAN MEKTUP VAR!

Aşağıda Sol Haftalık Dergi'nin 21 Ağustos 2009 tarihli sayısı için yazdığım Kapital'in tanıtım yazısını yayımlıyorum:

EN ÇOK SOYUTLANAN ESERİM: KAPİTAL

Marx’ın kendi eseri Kapital üstüne yazdığı yeni bulunmuş makalesi dünyada ve Türkiye’de ilk kez yayımlanıyor. “The Left” adlı derginin 2009-08-21 tarihli sayısında çıkan mektubu aynen aktarıyorum.

Kapital’le ilgili öylesine yorumlar duydum ki, onu niye yazdım, ben bile kuşkuya düştüm. Başlangıçtaki amacım gayet açıktı, sonlara doğru bu amaçtan saptığımı sanmıyorum. Ekonomik sistemin toplumsal yaşamı belirlediğini savunmuşumdur. Sonradan bu “belirleme” kavramı üstüne de ciltlerce yazı kaleme alındı, belirliyor ya da kuvvetle etkiliyor, aynı kapıya çıkar. Madem ekonomi bu denli önemli, onu en ince ayrıntısına dek incelemeliydim. Daha doğrusu en ince ayrıntılardan işe koyulup genel yasalara ulaşmalı, oradan ince ayrıntılara tekrar dönmeliydim. Metanın çözümlemesi ve oradan emek değer kuramına varmam. Hikaye böylece başladı.

Müslümanların kutsal kitabı “Oku! Allahın adıyla oku!” diye açılır. Ben de “Oku! Metanın adıyla oku!” diye yola çıktım. Hem acı hem komiktir ki maneviyatla yola çıkan hemen bütün dinler, İslam dahil en koyu maddiyatçılığa saptılar; maddeden maneviyatı anlamaya çalışan benim gibileri maneviyatsızlıkla, ahlaksızlıkla suçladılar. Oysa Kapital bir bakıma ekonomik sistemlerce maneviyatın, ahlakın nasıl yok edildiğinin kitabıdır.

Kutsal kitapların başına gelen benim kitabımın da başına geldi. Onu lanetleyenleri bir yana bırakıyorum, ondan başat bir kılavuz olarak söz edenler arasında o kadar büyük boyutlarda ve o kadar çok sayıda çatışma yaşandı ki, benim gibi tüm olgulara nesnel bakmayı alışkanlık haline getirmiş biri bile hayretten dona kaldı.

GÜNAH KEÇİM ENGELS

Kapital’deki esas yöntemim kitapta da birçok yerde ifade ettiğim gibi “soyutlama”ydı. Fakat bana ve eserlerime öyle soyutlamalar yapıldı ki, aklım şaştı. Önce beni Engels’ten soyutladılar. Bilindiği gibi Kapital’in sadece 1. cildini kendim yayımlayabildim. Sonraki iki cildi dostum Engels yayımladı. 2. ve 3. ciltleri oluşturan el yazmaları üstünde on yıldan fazla bir süredir çalışmıştım. Ama uluslar arası işçi sınıfı hareketinin sorunlarıyla uğraşmaktan ve sağlık problemlerimden ötürü bunları toparlayamamıştım. Biraz daha yaşasaydım toparlayabilecek miydim? Kuşkulu. Birçok başka konuda araştırma yapıyordum (Rusya’da bir şeyler olacağını adeta sezmiştim), yeni bilgiler geliyordu ve eskileri yayımlamaya cesaret edemiyordum. Biraz da savrukumdur, itiraf etmeli. Engels kalan notların hakkından geldi, büyük bir özveriyle, birçok yeri, hatayı düzelterek... İroni yok, hakkını teslim ediyorum.

Sonra beni ve Kapital’i, tüm yaşamım boyunca, Kapital’in el yazmalarını yazarkenki dönemlerim boyunca sürdürdüğüm sınıf mücadelesi pratiğimden soyutladılar. Tüm öteki eser ve yazılarımdan soyutladılar.

Sonraları Althusser adlı biri bende bir “kopuş” olduğunu yazdı. Değişik dönemlerde yazdıklarım birbirini tutmuyormuş. Daha ileri gitti, Kapital’de yazılanlara değil, yazılmayanlara bakın, dedi. Kapital’in boşlukları ve oradaki “dil sürçmeleri” önemliymiş güya. Bu kuramını da Freud adlı kabiliyetsiz bir falcıya dayandırıyormuş. Türklerde bir söz vardır: “Hoca’nın söylediğini yap, yaptığını yapma.” Adam bunu şöyle değiştirmiş: “Marx’ın yaptığını yapma, söylediğini de yapma!”

DEVRİM KAPİTAL’E KARŞI MIYDI?

İyi niyetinden kuşku duymadığım (onu cehenneme giden yoldaki söz konusu taşlar üstünde görmüştüm- burası şaka, iyi adamdır cidden.) başka biri Ekim devrimi için “Kapital’e karşı devrim” dedi. Oysa ne Lenin’in ne de benim adıma aklımın zor alacağı devrimler gerçekleştirenlerin (çok iyi şeyler de yapıldı, çok kötü şeyler de) bana karşı durmak gibi bir iddiası neredeyse hiç olmadı. Tek başına bu bile temeli çok sağlam bir eser bıraktığımı kanıtlar. Lenin’e ayrıca teşekkür borçluyum. Onun yaptıklarını onaylamak bir yana, görüşlerimin sınıf mücadelesi pratiğinde bugüne dek yaşamasını Engels kadar hatta ondan çok Lenin’e borçluyum. Yoksa adım devrim görseler maç dağılışı sanan batılı birtakım zibidi entelektüellerin gerisinde anılacaktı. Adım dedim ya, samimiyim adım değil eserim önemlidir toplumlar açısından.

HATALARIM OLDU!

Özeleştirisiz bir değerlendirme bana uzaktır. O kadar yoğun yaşadım, o kadar mücadele ettim, o kadar okudum ve yazdım ki, bunlar o kadar uzun bir zaman dilimine yayıldılar ki, özeleştiri yapacak fırsat bile bulamadım. Yazdıklarım arasında cidden tutarsızlıklar mevcut. Değişik zamanlarda yazdıklarımı öncekileri düzelterek, gözden geçirerek yazma alışkanlığı edinemedim. Obsesif biri değilimdir. Bazı sorunları sürekli yineleyip aynı şekilde ele alıyorum, bazılarına bir kez dokunuyorum, bazılarını farklı ele alıyorum, ama öncekini reddetmiyorum. Kimisi bunu diyalektik işte böyledir diye akladı, kimi dostlar aynı nesneye değişik konumlardan bakma, dedi; kimi “paralaks” veya “transkritik” gibi kavramlarla bunların üstüne kuram inşa etmeye kalktı. Dostların savunuları bir noktaya kadar ve birçok mesele için doğrudur. Paralaks bakışı buraya da uygularsak belli açılardan da açıkça yanlıştır. Netlik yanlıları, bilimsellikle bağlantıyı koparmak istemeyenler ve özellikle sınıf mücadelesi pratiğinde yaşayanlar açısından.

İnsanın özü, doğası var mıdır yok mudur; ahlak kuramı gerekli mi değil mi; kapitalizmin yayılmasını alkışlayacak mıyız, yoksa bir an önce devrim mi yapacağız… daha bir dizi tartışma konusu bende kesin çizgilere varmadı.

Kapital’e dönersek. Engels’in katkısına rağmen ziyadesiyle özel konulu, karışık, çok tekrarlı, belki gereksiz ayrıntılı, iyi düzenlenmemiş ve zor okunabilir bir kitap olduğu yönündeki eleştirilere katılmamam mümkün değil. Yaşam da işte bu kadar zor ve karmaşıktır diyerek kendimi aklamayacağım. Ben işçi sınıfı felsefecisiyim, felsefecilerin işinin dünyayı değiştirmek olduğunu savunanlardanım, unutmayın. İşçiler, dostlar beni anlamayacaksa kimler anlayacak? Bir ip ucu: Bazı dostlar zaten bunu biliyor. Kapital’i yazdığım sıralar Avrupa işçi sınıfı hareketinden umudu iyice kesmiştim. Kapital’i biraz da işi kendiliğindenliğe bıraksak kapitalizm iç çelişkilerinden yıkılır mı sorusuna cevap aramak için yazdım. Bunun kolay olmayacağını görmem tamamlama şevkimi azaltan etmenlerdendir.

İktisatla ilgiliyseniz muhakkak okuyun Kapital’i. Marksçıyım diyorsanız da okuyun. İktisadı iyi bilmiyorsanız okurken çok zorlanacaksınız, kalemle kağıtla çalışarak okumalısınız. Birçok yeri bir kere de anlamazsınız yine de. İkinci üçüncü okumalarda hem Marksçılığı hem ekonomiyi bayağı kavrayacaksınız. Yine de anlamadığınız ya da başkasına anlatamayacağınız yerler kalacak. Kapital’i başka basitleştirilmiş kitaplardan okuyan Marksçıları bu bakımdan kınamam, öylesi de olur. Ama Marksist kuramcı ya da kuramcıların yazdığını anlar bir Marksist olmak iddiasındaysanız kesinlikle okumalısınız onu. Her yerini anlamasanız da neyi anlatıyor, neyi anlatmıyor, nasıl anlatıyor, niye anlatıyor, öğrenmek için.

Kapital 1.-2.-3. Cilt. Sol Yayınları. Çeviren: Alaattin Bilgi


Site Meter